Irklar

Konu: Irklar Paz 15 Tem. 2012, 12:30 am

Savaş:

Uzay’ın derinliklerinde insanların bilmediği diyarlarda üç güçlü ırk barış içinde yaşamaktaydı. Kroganlar, Salarianlar ve Quarianlar dayanışma içinde yaşarken güçlerini durmaksızın arttırdılar. İnsanlar onların varlığından bir haberken hepsi koca filolarıyla uzayın keşfedilmemiş bölgelerine gitti, medeniyetlerini ilerlettiler. Oysa bilinmeyen bir düşman kapılarına dayanmıştı. Kimse fark etmeden gün geçtikçe ilerlemiş. Barış içinde yaşayan ırkların bölgesine çok yaklaşmışlardı. Tehlikeyi ilk fark edenler geleceği görme yeteneğine sahip olan Salarian’lar olmuştu elbette. Quarianları defalarca uyarmalarına rağmen, ufak devriyeleri anında yok edebilmiş telekinetikler düşmanlarını hafife aldılar. Tabi bunun sonucunda gelen ağır bedel gecikmemişti. İlk saldırı dalgası gezegenlerini vurduklarında filolarının bir kısmını kaybederek pasif bir direnişe geçmek zorunda kaldılar. Tüm bu gelişmelerin karşısında sessiz kalan Kroganlar askeri güçlerini arttırmaya çalışırken beklenmedik bir ikinci dalga gezegenlerini kasıp savurarak birçok birliğinin yok edilmesine neden oldu. Askeri güçle bir anda büyük ölçüde darbe almış, şaşkınlıklarıyla birlikte ne yapacaklarını bilemez olmuşlardı. İki güçlü ırk zor durumdayken Salarianlar gerekli önlemleri alarak Yıldız Tarihi’ne geçen bir başarı yakalamışlardı. Efsanevi Omega Savunması’nı kurarak düşmanı bir yıl boyunca tutabilen Salarianlar hem diğer ırkları toparlanmasına fırsat tanımış hem de düşmana ağır kayıplar verdirmişlerdi. Fakat tüm bunların yetersiz olacağını kendileri de biliyordu. Onlara malum olanlar arasında en hafifiyle karşılaşıyorlardı çünkü…

Sonunda tüm ırklar birleşerek federatif bir ordu kurmuşlar harekete geçmeden önce de iletişim kurmayı denemişlerdi. Oysa aldıkları tek yanıt sessizlik olmuştu. Düşmanları her kimse onları ezip geçmek istediği aşikardı. En sonunda mecbur kaldıkları şeyi yapmaya karar verdikten kısa süre içinde uzay boşluğu kanlı çarpışmalara sahne oldu. Binlerce yaşam solmuş, vatanlarının özgürlükleri için direnmişlerdi. Peki bu neyi değiştirmişti? Hiçbir şeyi! Onca fedakarlık uzayan yıllar içinde başarısız olmuş federatif ordu her geçen gün ağır kayıplar almıştı. Günlerce tartıştılar nasıl bir çözüm bulacaklar diye. En sonunda geri çekilmeye karar verdiler. Gezegenlerinde kalmayı seçen az sayıda kişi dışında hepsi gemilere doluşup gittiler. Dünyaya…

Irk Özellikleri

Krogan: Silah endüstrisinde en gelişmiş ırk olarak görülmektedir. Her türlü silahı büyük bir ustalıkla kullanabilme yeteneğine sahiptirler. Bedenleri ağır darbelere karşı çelik kadar dayanıklı oluşu, fiziksel güçlerinin etkinliğini gösterir. Diğer ırklara göre yaralanmalara karşı daha hızlı iyileşebilmektedirler. Bağışıkları güçlüdür. Her türlü zorluğa karşı ayak uydurabilirler. İyi eğitilmiş bir Krogan ölüm makinesinden farksızdır.

Quarian: Bedenlerindeki genetik şifrenin büyük bölümünü çözen tek ırk. Beyin fonksiyonları hızlı çalışmasıyla karmaşık işlemleri kolaylıkla çözebilmeleri onlara verilmiş en önemli hediyedir. Çakraları diğer ırklara göre daha fazla geliştiğinden nesneleri kolaylıkla hareket ettirebilirler. Odaklanmayı kısa sürede başarılar ve ona göre strateji belirlerler. Görsel hafızaları çok kuvvetlidir, hafızları güçlüdür. Fakat ellerindeki bu güç bazen kendilerini ölümle burun buruna getirebilir. Beyin fonksiyonları fazla kullanıldığında şok etkisi yaparak kendilerinden geçerler. Kimisi hiç uyanamazken kimileri kısmı felç geçirerek bir daha yeteneklerini kullanmazlar.

Salarian: En gizemli ırk unvanını elden bırakmayan Salarian ırkı büyük bir geleceği görme potansiyeline sahip. Bunun ne şekilde ve nasıl olduğu henüz belirlenememiş durumda, lakin yapılan araştırmalar genelde esrarengiz bir şok etkisiyle gelecekten belirli kesitleri görebildiklerini gösteriyor. Salarianlar her an imge görebilmeyi başarsalar da çoğu kişi rüyalarında geleceğe dair belirli imgeler görüyor. Yeteneğini üst düzeye çıkarabilmeyi başarmış olanlar ise konsantre olduklarında imgeler görebilmekte. Fakat geleceği dair gördükleri görüntülerin hepsi gerçekleşemiyor çünkü gelecek her zaman değişebilmektedir. İçlerinden en güçlü olanları kesin görüntüler görebilmekte ancak çoğu kişi bunu yapamıyor, denemeye çalıştıklarında ırklarına ait bu özel hediyeleri kaybediyorlar.

Konu: Geri: Irklar Paz 15 Tem. 2012, 10:45 pm

Hanar: Kroganların gezegeni genellikle zorlu doğa şartlarıyla bilinir. Belki de bu nedenledir ki ırklarının fiziksel kuvveti bu kadar gelişkindir. Yer yer buzul çölleri oluşturmuştur bir kısmını. Onun dışında kurak bölgeler ve dağlık bölgeler izler birbirini. Yerleşime elverişli alanları az olduğu için kroganlar teknolojilerini geliştirerek her ortama uyum sağlayabilmek adına devasa şehirler ve tershaneler inşa etmişlerdir. Doğanın acımasızlığıyla birlikte yaşamayı öğrenmişler ve hayatta kalabilmek için bir çok yol öğrenmeleri uzun sürmemiştir doğal olarak. İnanışlarını da Hanar’ın yapısının oluşturmuş olması çok şaşırtıcı olmasa gerek. Hanar’ı tamamen kaplamış zorlu doğa şartlarını gezegenin ruhundan geldiğine inanarak Arndall isimli bir yaratıcıya inanırlar. Bu güç tüm doğanın efendisi olup aynı zamanda her bir Krogan’ın ruhunda yaşadığına inanılır. Bu nedenle gezegenlerini terk ettikleri zaman Arndall’ın da onlarla birlikte geldiklerine inanmışlardır. Kroganların bu duruma uyan bir sözü bilindik atasözlerinden olup çıkmıştır:

‘ Ruhunu kaybetmiş bir Hanar’lı Arndall’ın ışığından yoksun kalmış bir ucubedir. ‘

Aynı zamanda: ’ Bizler Hanar’ın evlatlarıyız. Her şartta hayatta kalırız. Buzulların soğuk çeliği işlemiştir bedenimize. ‘ Gibi vecizeleri de bulunmaktadır.

Omega: Sakin yapısıyla bilinen gezegenin akşamları, yıldızların gösterisine tanıklık eder, bir renk cümbüşü oluşturur. Verimli ovalar, sık ormanlarla birlikte her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilen Salarian’lar bereketin ne demek olduğunu iyi bilirler. Elverişli ortamlara rağmen gelişkin şehirlerinin sayısı fazla değildir. Gezegenin kuzey bölgesinde başlayan İneas sıra dağları belirli bir hat üzerinde devam ettikten sonra doğuya çevrilerek gezegen üzerinde bir yarım hat oluşturduktan sonra güneye iner. Salarianlar gezegenlerindeki bereketin daim olması için Rabund adında bir tanrıya ve görücülüklerinin güçlü olması için Ametes’e inanırlar. Rabund gezegenlerindeki bereketin efendisi iken Ametes yıldızların lordudur. İki gücün uyum içinde çalışması durumunda gelecekle ilgili daha kesin görüşler alınacağına inandıklarından yılın belli dönemlerinde onlar adına ayinler düzenlerler. Dünyaya gittikleri zaman gezegenlerinin efendisi Rabund’a dair inançlar az da olsa sarsılsa bile onun bereketine olan inançlarını dünya için sürekli kılmaya çabalamışlardır ve ruhani duygularını oldukları gibi korumuşlardır.

‘ Bizler geleceğin hizmetkarlarıyız. Perde sımsıkı kapalı olsa da inancımızla görürüz resmin bir parçasını. ‘ Şeklinde de ünlü bir vecizeleri vardır.

Urdak: Üç ırk içinde gezegeni en değişken koşullara sahip olan yer Urdak’tır. Onlarca yüksek dağlar bir grup oluşturarak gezegenin orta kısmını işgal etmiştir. Hemen ardından batı yamaçlarında başlayan bozkırlar kilometrelerce karelik bir alana yayılarak kuraklık yaratırken doğu yamacındaki verimli topraklar köylülerin uğrak alanını oluşturur. Güneyin okyanusları Urdak’ın çeşitli gemiler üretmesine olanak sağlarken okyanustan açılan bir nehir kolu doğu yamacındaki topraklardan geçip kuzeye ulaşarak eğimli bir araziye ulaşır. Böylece büyük şelalelerin yurduna, Dectus’a, gelinir. Şelalelerin ilerisinde ise birkaç tane kıyı şehri kurulmuştur. Balıkçılık yaparak geçinen yöre halkı gezegenin diğer bölgelerinde yaşayan kesimle de ticaret yapar. Yüksek dağların orta kesimi derin bir boşluk oluşturur, gezegenin her bölgesinden gelen rüzgarlar çakışarak var olan doğal boşlukta bitmek bilmez bir fırtına oluştururlar. Her Urdak’lı o fırtınadan haberdar olup hepsi korku içinde kalır orayı düşündüklerinde. Çünkü inanışlarına göre Ocella adındaki bir tanrı gezegenlerini talan edebilecek Estar adında bir yaratığı o dağların arasına hapsetmiştir. Ocella koruyucularıdır aslında. Bu nedenle gezegenin sakinleri nereye giderse gitsin tanrılarının varlığını hissederler hep.

‘ Estar her zaman hazır bekler! ‘ Bu ünlü sözle, sürekli bir Quarian’ın her zorluğa hazırlıklı olmaları gerektiği vurgulanır.

Konu: Geri: Irklar Ptsi 16 Tem. 2012, 9:40 pm

Büyük Ayrılma:

Hanar belki de tarihinin en ilginç günlerinden birini yaşıyordu. Atmosferin dışını dolduran yüzlerce gemi Büyük Ayrılma için diğerlerinin yanına katılmasını bekliyordu. Düşman her kimse onları artık gitmeye zorlamıştı. Geride kalmayı seçen küçük bir topluluk ise her türlü şeytanlıkla yüzleşmeye hazırdı aslında. Saatler sonra aslında tek bir gemi kalmıştı filoya katılması gereken. Ana komuta gemisinin mürettebatlarından ikisi son kez gezegenlerine bakarken içlerinden biri duygulanmıştı. Hüznün bu denli yakıcı olduğunu bilmek genç olanı için ilginç bir deneyimdi. “ Kalkış ne zaman? “ Yaşlı asker astına baktığında rahatsız olmuştu. Genç simadaki yıkılmışlığı görmek belki de onun için en kötüsüydü. Yine de sert kalmaya zorladığı bedeninde kızgınlığın izlerini dolaştırmak istedi. Ne kadar başarılı olduğunu bilmiyordu. “ Birazdan efendim. “ Adamın zihninde dolaşan sözcükler bir orman oluştururdu belki de. Söylenmemiş kelimeler ormanı… “ İyi bak buralara, bir daha göremeyebilirsin. “ Birkaç dakika içinde içeriye girdiklerinde gemi filodaki yerini almış diğer ırkların hazırlanmasını bekliyordu artık…

“ Onlarla gitmelisin küçüğüm. “ Küçük quarianlı ailesine gözleri yaşlar içinde bakarken göz pınarlarına doluşmuş yaşların boşanması an meselesiydi. Babası bu manzara karşısında lanetler savurdu. Küfürleri kainatın dört bir yanına saldı. Fakat çaresizdi. Kendileri kalmayı tercih etmiş olsa da çocuklarının olası bir tehlikeden uzakta olması gerekiyordu. Güven içinde ve huzurlu… Oysa hangi çocuk yüreği bunu anlayabilirdi ki? Izdırabını kimse tahmin edemezdi. Oysa o da Büyük Ayrılma’nın kurbanlarından biriydi. Gaddar bir düşmanın parçaladığı nice hayattan sadece bir tanesiydi. Daha fazlası değil, hepsi bu kadar! “ Sizden ayrılmak istemiyorum! “ Çocuk ağlayarak annesine sarıldığında kadının gözyaşlarını yutması zor olmuştu. “ Estar her zaman hazır bekler! “ Babasının tüm olanlara rağmen sert çıkan sesi ufaklığı biraz kendine getirip ayağa kalkmasına neden olmuştu. “ Sizi hiç unutmayacağım. “ Ailesi gülümseyerek ona bakarken askerler onunla birlikte uzaklaşmaktaydı bile. Tek dilekleri bu ayrılığın bir son olmaması yönündeydi…

“ General Grudak bizle gelmemeyi seçti efendim. “ Salarian’lı filo komutanı gemisinin içinde durmuş bu üzücü haberi düşünüyordu. Omega Savunması’nın kurucusu demek pes etmişti. Yaşlı savaşçı kalan günlerini gezegeninde geçirmek istiyorsa buna verecek bir cevabı yoktu. Pek çok kişi geride kalmayı seçmişti bir daha ne zaman görüşeceklerini bilmeden. “ Onunla çalışmak bir şerefti! “ Eski günleri anımsayan komutan gözünü camlardan dışarıya çevirdi. Krogan gemileri toparlanmış, ana geminin gelmesini bekliyordu. Quarianlılar ise çoktan toplanmıştı. Dev bir filo, ne korkutucu bir şeydi bu böyle! Subayının yakınına geldiğini sesinden anlamıştı. “ Her şeyimiz yitip gitti mi efendim? “ Görücülüğü güçlü olan salarian nazikçe gülümseyerek askerine döndü. Perdenin her zaman inançla açıldığını çok iyi bilen biriydi ve yine öyle olmaya niyetliydi. “ Bize malum olanlardan fazlasının bizi beklediğini söyleyebilirim sana. “ Tüm filo için kalkış emri verildiğinde binlerce gemiden oluşan kafile ana vatanlarından ayrılmaya başlamıştı, Salarian gemilerinden salınan bir şiir eşliğinde:

Ayrılıyoruz bağlarımızdan,
Yıkımın bize getirdikleri eşliğinde.
Gazabın karşısında,
Göremedik ötesini.
Nice canımız düşerken toprağa,
Bir o kadarımız daha sürdürdü savaşı nafile çabayla.
Zamanında öten kuş sesleri kesildi gitti,
Ormanlarımız yakıldı bitti,
Şehirlerimiz talan edildi,
Ümitlerimiz yıkıldı.
Rabund’un krallığında,
Ametes’in bilgeliği altında,
Çağımızın yaşadığı inci günleri sona erdi,
Her halkın yaşadığı gibi.
Şimdi dökün gözyaşlarınızı,
Kaybettiklerimiz için.
Tutun yasınızı,
Geçmişin güzelliği için.
Üzülmeyin ama,
Geleceğin saklı perdesi için.
Dik durun her daim,
Alınacak intikam adına.
Bir gün geri döneceğiz,
Bizim olanı almak için…